Mekke döneminde inmiştir. 5 âyettir. Sûre, fillerle donanmış ordusuyla Kâ'be'yi yıkmaya gelen Ebrehe'nin helâk edilişinden bahsettiği için bu adı almıştır.
Kıssası:
Arapların takvim başı olarak kullandıkları bu Olay, Hz. Peygamberin (s.a.v.) doğum yılı olan 570 veya 571 miladi senesine vukua gelmiştir.
Habeşistan Krallığı'nın Yemen valisi olan Hristiyan dudağı yarık Ebrehe, Hristiyanlığı yaymak ve Arapları Kâbe ziyaretinden vazgeçirmek için Sana’da muhteşem bir kilise yaptırmış ve orasını Araplar için hacc yeri olarak ilân etmişti. Böylece bütün Araplar’ı Kâbe yerine bu kiliseyi tavaf etmeye zorlamak ve Sana’yı hem dini hem de ticari bir merkez haline getirmek istiyordu. Fakat bunu başaramadı. Çünkü Araplar bu kiliseye hakaretler ettiler, gizlice adam salarak içini kirlettiler.
Ebrehe bunun üzerine Kâbe’yi ortadan kaldırmaya karar verdi. Hazırladığı bir ordu ile Mekke üzerine yürüdü. Ordunun önünde Mahmud adlı büyük bir fil, birkaç tane de eğitilmiş fil bulunuyordu. Haberi alan Araplar yer yer karşı durmak istedilerse de dayanamadılar.
Ebrehe Mekke yakınlarında karargâh kurup, Kureyşliler’in mallarını yağma ettirdi. Yağma edilen mallar arasında Resulullah Aleyhisselâm’ın dedesi Abdülmuttalib’in develeri de bulunuyordu. Mekke’nin lideri durumunda bulunan Abdülmuttalip, Ebrehe ile görüşerek gasbedilen malların geri verilmesini söyledi. Ebrehe’nin bu durum pek tuhafına gitti.
“Ben Kâbe’yi yıkmaya gelmişken, sen develerinin derdindesin!” dedi.
O ise şöyle cevap verdi:
“Ben ancak develerin sahibiyim, Kâbe’nin elbet bir sahibi var, onu O korur.”
Bunun üzerine Ebrehe develeri geri verdi. Abdülmuttalip dönüşte halkın şehri terketmelerini ve dağlara çekilmelerini söyledi.
Ebrehe Kâbe’yi yıkmak için ordusunu ve filini, gösterdiği yöne tevcih etti. Ancak önde yürüttüğü büyük fil, olduğu yere çöküp hareket etmedi. Güneye, Kuzeye ve Doğuya doğru çevrilince gidiyor, Mekke’ye doğru çevrilince çöküyordu. Ayağa kaldırmak için ne kadar zorladılarsa da başaramadılar.
Sonra Allah-u Teâlâ’nın ezelî iradesi gerçekleşti, tam Mekke’ye girmek üzere bulundukları bir sırada üzerlerine deniz tarafından kırlangıca benzer bölük bölük kuşlar sevketti. Ebâbil adındaki irili ufaklı, siyah, yeşil, beyaz renklerdeki bu kuşlar biri gagasında ikisi ayakları arasında olmak üzere üçer taş taşıyordu. Sürüler halinde Ebrehe’nin ordusunu yukarıdan kuşatıp attıkları taşlarla ölüm yağmuruna tuttular. Bu taşlar kime isabet ediyorsa, vücudu hemen çürümeye başlıyordu. Çok geçmeden altmış bin kişilik ordu delik-deşik olup mahvoldu. Aynı âkıbete uğrayan Ebrehe canını zor kurtarıp Yemen’e döndü ise de, parça parça olan etleri çürüyerek ölmüştür. Mekke’den Yemen’e kadar bütün yollar, ilâhî azaptan kaçmaya çalışan Habeşliler’in cesetleriyle doldu.
Mekkeliler ölenlerin üzerindekilerden ve yanlarında getirdikleri şeylerden pek çok mal elde ettiler.
-Allah'ın şehrinin yine Allah (cc) tarafından korunduğunun kanıtı olan olayda ebabil kuşlarının alnında da kahhar yazdığı söylenir.
-----
Said b. Cübeyr dedi ki:
Bunlar semadan gelmiş kuşlardı. Daha öncesinde de, sonrasında da onlar gibisi görülmedi.
------
İbn Abbas şöyle demiştir:
Rasûlullah (sav)'ı şöyle buyururken dinledim: "Onlar (Ebabil) sema ile arz arasında pençeleri yuva yapan ve yavrulayan bir kuş çeşididir."
Bu kuşların diğer kuşlar gibi gagaları, köpeklerin pençeleri gibi pençeleri vardı,
------
İkrime dedi ki:
Bunlar denizden çıkmış yeşil kuşlardı. Başları yırtıcı hayvanların başlarına benziyordu. Bundan önce de bu kuşlar görülmemişti, daha sonra da görülmedi.
-----
Âişe (r.anha) dedi ki:
Bunlar en çok kırlangıç denilen kuşlara benzerler.
------
Muhammed b. Ka'b dedi ki:
Bunlar siyah deniz kuşlarıydı. Gagalarında ve pençelerinde taşlar vardı.
------
İkrime dedi ki:
"Ebâbîl" toplu ve birarada demektir. Bunların biri diğerinin ardından gelen, birbirini takip edenler anlamında olduğu da söylenmiştir.
-----
İbn Mesud, İbn Zeyd ve el-Ahfeş
Bunlar birbirlerinden farklı ve dağınık idi, Şuradan, buradan, her yönden geliyorlardı.
------
el-A'şâ şöyle demiştir:
"Uzun bir hurma ağacı ile gövdesi taze ve yeşil, yeni boy atan bir hurma fidanı; Üzerinde ötüşen sürü sürü kuşlar var."
------