Ana Sayfa
Mobil Cihaz Terimler sözlüğü
PC Dosya Uzantı ve Anlamları
----
Bel Fıtığı ( Hernial Disk)
Elbistan İlini Tanıyalım
Google de Arama Yapma
Ziyaretçi
Otomotiv Sektörü Kısaltmalar
İl Telefon Kodları
KPSS Güncel Soru
Dini Konular
Inkılap Tarihi
Genel Tarih
=> Tarih Bilimi
=> İlk Çağ Medeniyeleri
=> İslam Öncesi Türk Tarihi
=> İslam Öncesi Türk Devletleri
=> İslam Öncesi Türklerde Kültür ve Medeniyet
=> İslam Tarihi
=> Hz. Muhammed (S.A.V) Dönemi
=> Dört Halife Dönemi
=> Emeviler Dönemi
=> Abbasiler Dönemi
=> Endülüs Emevileri Dönemi
=> Ben'ül Ahmer Devleti Dönemi
=> İslam Kültür ve Medeniyeti
=> İlk Türk İslam Devletleri
=> Türk İslam Tarihi
=> Büyük Selçuklu Devleti
=> Anadolu İlk Türk Beylikleri
=> ilk Türk İslam Devletleri ve Büyük Selçuklu Devletinde Kültür ve Medeniyet
=> Anadolu Selçuklu Devleti
=> Anadolu Selçuklu Devletinde Kültür ve Medeniyet
=> Anadolu Beylikleri
=> Anadolu Beyliklerinde Kültür ve Medeniyet
=> Ortaçağda Kurulan diğer Türk Devletleri
=> Osmanlı Kuruluş Dönemi
=> Osmanlı Yükselme Dönemi
=> Osmanlı Duraklama Dönemi
=> Osmanlı Gerileme Dönemi
=> Osmanlı Dağılma Dönemi
=> Osmanlı Yıkılış Dönemi
=> Osmanlı Kültür ve Medeniyet
Bana ulaşın
DAĞILMA DÖNEMİ: (19.Yüzyıl)
 
Bu dönem 1792 Yaş Antlaşması ile başlayıp 1922 de Osmanlı devletini yıkılışına kadar devam eder. Osmanlı devleti Avrupalı devletlerin kendi aralarındaki çıkar çatışmalarından yararlanıp denge politikası izleyerek varlığını korumaya çalışmıştır.
 
1-1806-1812 Osmanlı-Rus Savaşı:
 
Fransızların 1798’de Mısır’ı işgal etmesi üzerine İngiliz ve Ruslarla ortak hareket edildi. 1805’te Osmanlı-Rus dostluk antlaşması imzalandı. Ancak Ruslar Ege adalarını işgal etti. Fransızlar Mısır’dan çekildiği halde Ruslar tehlikelerin devam ettiğini belirterek Ege adalarından çıkmadılar. Ruslar, balkan milletlerini Osmanlı aleyhine kışkırttı. 1804’teki Sırp isyanını destekledi. Osmanlı devleti, misilleme olarak Rusya ile işbirliği yaptıklarını öğrenen Eflak ve Boğdan beylerini görevden aldı. Rusların bogazlardan geçişine izin vermedi. Bunun üzerine Ruslar; Mora, Eflak ve Boğdan da ayaklanmalar çıkardı. Rusların Eflak ve Boğdan’a saldırması üzerine 1806-1812 Osmanlı-Rus savaşı başladı.
Diğer taraftan Fransa, Rusya'nın müttefiki olarak İngiltere ile savaş halinde bulunuyordu. Osmanlı Devleti 'nin Rusya ile savaşa girmesini istemeyen İngiltere İstanbul üzerine bir donanma gönderip bazı isteklerde (Azledilen Eflak-Boğdan beylerinin yerlerine iadelerini, Boğazların Rus donanmasına açılmasını ve Fransız sefiri Sebastiani'nin İstanbul'dan çıkarılmasını ) bulundu. Hiçbir şey elde edemediler. Çanakkale’de birkaç İngiliz gemisi batırıldı. Bunun intikamını almak isteyen İngiltere Mısır’a asker çıkardı. Ancak Mısır Valisi Kavalalı Mehmet Ali Paşa’ya yenilerek, Mısır’dan çıktılar.
-Bu sıralarda İstanbul’da Kabakçı Mustafa İsyanı çıktı. III. Selim öldürüldü, yerine IV. Mustafa tahta çıktı. (1807) Yenilik ve ıslahat taraftarı olan Ruscuk ayanı Alemdar Mustafa Paşa ayaklanmayı bastırmak, III. Selim’i tahta tekrar çıkarmak için İstanbul’a yürüdü. Ama III. Selim’in cenazesiyle karşılaştı. IV. Mustafa’yı tahttan indirerek II. Mahmud’u tahta çıkardı.
Bu karışıklıklar nedeniyle Osmanlı devleti savaşı durdurmak için Çanakkale’de İngilizlerle Kale-i Sultaniye Antlaşmasını imzaladı. Osmanlı devleti Rusya ile yapılan bu savaşta iç karışıklıklar sebebiyle fazla başarılı olamadı. Ruslar Bükreş ve İsmail Kalesi önünde yenilgiye uğradılar. Ruslara barış teklifi yapıldıysa da ağır şartlar ileri sürmeleri üzerine anlaşılamadı.
-Fransa, Ruslarla Tilsit ve Erfurt Görüşmelerinde Osmanlı devletinin paylaşımı konusunda anlaştı.
Önce Prusya'yı ve Rusya'yı yenen Fransa Ruslarla Tilsit'te bir antlaşma imzalamış, bu antlaşmaya ,
1-Osmanlı-Rus savaşına son verilmesi ve derhal barış yapılması 2-Rusların Eflak-Boğdan'ı boşaltması barış antlaşması imzalanmadan Osmanlı Devletinin Eflak-Boğdan’a girememesi Fransa, Osmanlı Devleti ile Rusya arasında yapılacak barış işine aracılık etmesi maddeleri konmuştu.
Ancak Tilsit Antlaşması'ndan sonra Ege adalarından Rus askerleri çekilmiş, Fransız askerleri burasını işgal etmiştir.
Erfurt'ta yapılan görüşmelerde, Fransa ve Rusya Osmanlı Devleti nin paylaşılması işini uygun bir zamana bırakıp, Rusya'nın Eflak-Boğdan'ı almasına, Fransa'nın bu iş için Osmanlı Devleti 'ni zorlamasına karar verdiler. Bunu haber alan Osmanlı Devleti İngiltere ile bir antlaşma yaptı. Rusya'nın Eflak Boğdan'ın kendisine verilmesini ve Sırbistan'ın iki devlet kefaleti altında müstakil olmasını istemesiyle, Osmanlı-Rus savaşı yeniden başladı. Osmanlı ordusu Silistre savaşında Rusları yendi ve Ruslar Tuna'nın karşı kıyısına çekildiler. Diğer taraftan,
Fransa’nın (Napolyon) antlaşmayı bozarak Moskova’ya doğru ilerlemesi üzerine Ruslar, Osmanlı devletine barış teklifinde bulundu ve Bükreş antlaşması imzalandı. (1812)
 
-Yapılan 1815 Bükreş Antlaşmasına Göre:
 
1-Eflak ve Boğdan Osmanlılara geri verilecek, Osmanlı devleti 2 yıl Eflak ve Boğdan’dan vergi almayacak.
 
2-Besarabya Ruslarda kalacak..
 
3-Prut nehri iki ülke arasında sınır olacak.
 
4-Sırbistan eskiden olduğu gibi Osmanlılarda kalacak ancak Sırplar içişlerini ve vergilerini kendileri düzenleyecek
Sırplara böylece ilk imtiyaz (ayrıcalık) lar verilmiş oldu. Bu durm diğer balkan devletlerinin de cesaretlenmesine neden oldu.
 
5-Rusya'ya bırakılan memleketlerin Türk ve Müslüman halkı isterlerse Osmanlı ülkesine göç edebilecekler. Mallarını satıp bedelini beraberinde rahatça getirebilecekler. Aynı durum Osmanlılarda kalan arazideki Hıristiyanlar için de kabul edilecek.
 
 
Viyana Kongresi (1815)
 
Fransız ihtilali ve Napolyon savaşları sonucu bozulan Avrupa devletleri bozulan sınırları ve siyasi güçler dengesini yeniden düzenlemek amacıyla Viyana’da bir kongre düzenlemişlerdir.
 
-Avusturya, İngiltere, Prusya ve Rusya tarafından oluşturulan ittifak ile Osmanlı devleti hariç Avrupa’nın tümüne yakın devlet katılmıştır.
-Kongre başkanı Avusturya Başbakanı Metternich’tir.
-Avrupanın yeni haritası çizildi.
-Milliyetçilik ve sosyalizme karşı statükonun, mutlakiyetin korunması amaçlanmıştır.
-Rus çarı I. Nikola emellerini gerçekleştirmek için Şark meselesini ortaya atmıştır.
 
-Şark Meselesi:
Rusya, İngiltere, Fransa ve Almanya arasında ortaya çıkarılan şark meselersi şunları ihtiva ediyordu:
1-19.yy.ın ilk yarısında Osmanlı toprak bütünlüğünü korumak
2-19.yy.ın ikinci yarısında Osmanlıyı Avrupadan atmak. Avrupa topraklarını paylaşmak.
3-20.yy.da tüm Osmanlı topraklarını paylaşmak.
 
-Rus çarı I. Nikola, Osmanlı devletine 1815’te yapılan Bükreş antlaşmasına itiraz ettiğini belirten bir ültimatom vererek imtiyaz ve toprak istemiş, Yeniçeri ordusunun kaldırılması, yeni ordunun deneyimsiz olması nedeniyle savaşmak istemeyen Osmanlı devleti ise 1826 Akkerman antlaşması ile Rusyaya bir kısım imtiyaz ve toprak vermiştir:
 
-Akkerman Antlaşması (1826):
 
-Osmanlı Devleti Bükreş Antlaşması hükümlerine göre kendisine verilmesi gereken Kafkasyadaki kalelerden vazgeçti,
-Savaşta zarar gören Ruslara tazminat vermeyi kabul etti.
-Rus tüccarların Osmanlı topraklarında serbestçe ticaret yapmasını kabul etti.
-Karadeniz'e çıkacak yabancı gemilerle ilgili olarak Rusya'nın yapacağı teşebbüsleri desteklemeyi kabul etti.
-Eflâk ve Boğdan voyvodalarının Boyarlar tarafından 7 yıl için seçilmelerini, voyvodalara yönetimde bağımsızlık tanınmasını, Rusya'nın onayı alınmadan voyvodaların değiştirilmemesini taahhüt etti.;
-Sırplarla görüşmeler yapılarak varılacak sonuçlar hakkında ferman çıkarılmasını, Besarabya'da Ruslar lehine sınır düzeltmeleri yapılması taahhüt etti.
-Akkerman antlaşması, Osmanlı devletinin savaş yapmadan toprak kaybettiği ilk antlaşmadır.
 
2-Fransız İhtilalinin Osmanlı Devleti’ne Etkileri:
 
Fransız ihtilali, Osmanlı devletini olumsuz etkilemiş, dağılmasının hızlandırmıştır. Osmanlı devleti içindeki Sırp, Yunan ve diğer balkan milletleri milliyetçilik düşüncesinden etkilenerek ayrılmak ve bağımsızlıklarının kazanmak için ayaklandılar. Avusturya ve Rusya bu milletleri destekleyince Osmanlı devleti hem bu isyanları bastırmak hem de Avrupalı devletlerle savaşmak zorunda kaldı.
 
-Sırp isyanı:
 
Fatih döneminde Osmanlı topraklarına katılan Sırbistan halkına her türlü din ve mezhep özgürlüğü tanınmıştı ve Sırbistan eyalet haline getirilmişti.
Karlofça antlaşmasından sonra Sırbistan; Osmanlı devleti ve Avusturya arasından sık sık yer değiştirmiş ve halkın huzuru kalmamıştı.
Osmanlı merkezi otoritesinin zayıflaması, Rusya ve Avusturyanın kışkırtmaları, Sırbistan’ın savaş meydanı haline gelmesi ve milliyetçilik akımı Sırpların Kara Yorgi liderliğinde ayaklanmasına neden oldu.
 
-1804’te çıkan ilk Sırp isyanı bastırıldı. 1812 Bükreş antlaşması ile Sırplar imtiyaz kazandılar.
-1815’te tekrar ayaklanan Sırplar 1829 Edirne Antlaşması ile özerk; 1878 Berlin antlaşması ile bağımsız oldular.
-Osmanlı devletinde bağımsız devlet kurmak amacıyla ilk ayaklanan azınlık Sırplardır.
 
-Yunan İsyanı:
Fatih döneminden beri Osmanlı yönetiminde yaşayan Rumlara diğer azınlıklara nazaran daha fazla imtiyaz verilmişti.
Fransız ihtilalinin etkisi ve Rus kışkırtmaları üzerine 1814’te başlatılacak isyanı organize etmek amacıyla Etnik-i Eterya adında gizli bir cemiyet kuruldu.
 
-İlk isyan 1820’de Rus yardımı alınabilmesi için Rusyaya yakın olan Eflâk’ta çıkarıldı. Ancak Eflâklıların yardım etmemesi üzerine isyan kısa sürede bastırıldı.
 
-İkinci isyan 1821’de Mora’da çıkarıldı. Mora’da Yanya valisi Tepederenli Ali Paşa’dan çekinen Rumlar hiçbir zaman isyana teşebbüs edemiyorlardı. Ancak, Ali Paşa ile Osmanlı devletinin arası açılınca isyan çıktı.Ali Paşa devletçe öldürülünce Rumlar kendi başlarına bağımsızlıklarını bile ilan ettiler. Papazlarca yönetilen bu isyan, Avrupa’da büyük bir ilgi ve Rum sempatisi uyandırdı.
Osmanlı Devleti isyanı bastıramayınca II. Mahmud, Mısır valisi Kavalalı Mehmet Ali Paşa’dan yardım istedi. Mehmet Ali Paşa; Mora ve Girit valiliklerinin kendisine verilmesi şartıyla isyanı bastıracağını bildirdi. Oğlu İbrahim Paşa da Mora İsyanını bastırdı. (1827)
Doğu Akdenizde Mehmet Ali Paşa gibi güçlü bir valinin bulunmasını istemeyen İngilter, Fransa ve Rusya; Yunanlılara bağımsızlık verilmesini istediler. İstekelri reddedilince bu 3 devlet Navarin’de Osmanlı-Mısır donanmasını yaktılar. (1827) Osmanlı devleti bu olayı protesto ederek tazminat isteyince Rusya Osmanlı devletine savaş ilan etti. (1828)
Doğudan ve batıdan hızla ilerleyen Ruslara karşı Osmanlı devletinin savaşacak gücü olmaması nedeniyle barış istendi. 1829 Edirne Antlaşması imzalandı.
Yapılan 1829 Edirne Antlaşmasına Göre:
 
1-Yunanistan bağımsız oldu.
Yunanlılar Osmanlı devletinden bağımsızlığını kazanan ilk azınlıklardır.
2-Eflak, Boğdan ve Sırbistan’a imtiyazlar verildi.
3-Rus ticaret gemileri boğazlardan serbestçe geçebilecekti.
4-Doğudaki bazı kaleler Ruslara verildi.
5-Ruslara savaş tazminatı verildi.
 
-Edirne antlaşması, Küçük Kaynarca antlaşmasından sonra imzalanan en ağır antlaşmadır.
-Ege denizi Türk gölü olmaktan çıktı.
-Tuna nehri ticareti Rus kontrolüne girdi.
-Antlaşma dağılmanın başlamasına neden oldu.
-Osmanlı devleti Rusları tek başına yenemeyeceğini anladı.
 
3-Cezayir’in İşgali (1830):
 
Cezayir 1533’te Osmanlı devletinde bağlanan garp ocaklarından biriydi ve Batı Akdenizde önemli bir mevkiye sahipti. Buranın deniz gücünden çekinen devletler 1815’te Cezayir’i topa tutup Cezayir’e büyük zararlar verdiler.
Osmanlı devletindeki Yunan isyanı ve Ruslarla olan savaşları fırsat bilen Fransızlar 1830’da Cezayir’i işgal ettiler.
 
4-Mısır ve Boğazlar Meselesi:
 
Mısır valisi Kavalalı Mehmet Ali Paşa Mısır’da Fransızlara karşı savaşmış, Mısır’ı ıslahatlarla geliştirmişti. Güçlü bir ordu ve donanma oluşturmak için Fransa’dan subaylar getirtmiş, tarımı geliştirmiş ve maliyeyi düzeltmişti. Memluk beylerine son verip, vahabi hareketlerine karşı kutsal yerleri ele geçirmişti.
 
*II. Mahmud, Mehmet Ali Paşa’ya Mora isyanını bastırması karşılığında Mora ve Girit valiliklerini söz vermişti. Ama Yunanlılara bağımsızlık verilince Mora verilemedi. Sadece Girit valiliği verildi. Mehmet Ali Paşa Mora yerine Navarinde yakılan donanmasının yerine Suriye ormanlarından yararlanarak donanma oluşturmak için, Suriye valiliğini istedi. II. Mahmud; Mehmet Ali Paşa’nın giderek güçlenmesinden endişelendiği için bu isteği reddeddi. Bunun üzerine Mehmet Ali Paşa’nın oğlu Şam’a girdi. Konya ve Adana’yı ele geçirdi. Kütahya’ya kadar geldi. (1833)
II. Mahmud, Fransa’nın Mısır yanlısı olduğunu bildiği için İngiltere’den yardım istedi. Böylece Mısır sorunu bir iç sorun olmaktan çıkarak milletlerarası bir sorun oldu. İngiltere, Osmanlı devletinin iç işlerine karışmayacağını bildirince II. Mahmud denize düşen yılana sarılır misali Rusya’dan yardım istedi. Rus çarı I.Nikol da Mehmet Ali Paşa’nın Mısır ve boğazlara egemen olmasına engel olmak için İstanbul’a asker gönderdi.
Osmanlı-Rus yakınlaşmasını istemeyen İngiltere ve Fransa devreye girerek II. Mahmud ile Kavalalı Mehmet Ali Paşa’nın anlaşmasını sağladılar ve Kütahya Antlaşması imzalandı. (1833)
 
 
 
 
-Kütahya Antlaşması (1838) :
 
Mehmet Ali Paşa’ya Mısır ve Girit valiliğinin yanı sıra Suriye valiliği, oğluna da Cidde valiliğine ek olarak Adana ve çevresinin vergilerini toplama hakkı verildi.
-Kütahya Antlaşması ile Mısır meselesi geçici olarak çözülmüş oldu.
-Mehmet Ali Paşa isyanı Osmanlı tarihinin en büyük isyanıdır.
 
Mehmet Ali Paşa’ya güvenemeyen II. Mahmud Rusya ile de Hünkâr İskelesi Antlaşmasını imzaladı. (1833)
 
-Hünkâr İskelesi Antlaşması (1833):
 
Bu antlaşma bir dostluk ve karşılıklı yardımlaşma antlaşması olup, Osmanlı devletine zararı yoktur. II. Mahmud kendini güvenceye almıştır. Rusya’da Karadenizde kendi güvenliğini sağlamıştır.
 
-Rusya herhangi bir saldırı karşısında Osmanlı devletine yardım edecekti.
-Rusya savaşa girerse Osmanlı devleti boğazları kapatacaktı.
-Antlaşma 8 yıl yürürlükte kalacaktı.
-Bu antlaşma Osmanlı devletinin boğazlar üzerinde son kez egemenlik hakkını kullandığı antlaşmadır.
-Hünkâr İskelesi Antlaşması 19.yy.ın ikinci yarısında ortaya çıkan şark meselesi ile boğazlar sorununa neden olmuştur.
 
-Boğazların açılıp kapatılması konusuyla yakından ilgilenen Avrupalı devletler boğazlar sorununu ortaya attılar. Hünkâr İskelesi antlaşmasının yerini alacak başka bir antlaşmanın yapılması için fırsat beklediler.
 
-Balta Limanı Ticaret Sözleşmesi (1838):
 
Osmanlı devleti Mısır meselesinde Avrupa’nın desteğini sağlamak için İngiltere ile Balta Limanı Antlaşmasını imzaladı.
-İngilizlere geniş çapta kapitülasyonlar verildi.
 
-Osmanlı devleti kendi ihtiyaç duyduğu yerli hammaddelerin yabancı tüccarlarca yurtdışına çıkarılmasını önleyen yed-i vahid (tekel) sistemini uygulamadan kaldırdı.
 
-İngiltereden gelen mallar için bir kez gümrük vergisi ödendikten sonra ülkede nereye götürülürse götürülsün bir daha gümrük ödenmeyecekti. Böylece İngilizler Osmanlı vatandaşlarından daha az gümrük ödeme hakkı elde ettiler. Osmanlı vatandaşının ticaret yapma olanağı ortadan kalktı.
 
-Gümrük tarifesi büyük oranda indirildi.
-Osmanlı ülkesi açık Pazar haline geldi.
 
-Osmanlı devleti bağımsız dış ticaret politikası izleme hakkından vazgeçmiş oldu.
 
*II. Mahmud; Mısır, Suriye ve Adana’yı kaybetmenin üzüntüsü içindeyken, Mehmet Ali Paşa elde ettiklerini yeterli bulmadı. Vergileri göndermedi. II. Mahmud bu sebeple Mısır üzerine yeniden bir ordu gönderdi. Ancak 1839’da Nizip’te yapılan savaşta yenilgiye uğradı. Mısır valisinin bu başarıları Avrupalıları kaygılandırmaya başlattı. Rusya’nın Osmanlı devletine tekrar yardım maksadı ile boğzalara inmesini istemeyen Avrupalı devletler Londra’da bir toplantı düzenlediler. Bu toplantıya İngiltere, Rusya ve Prusya katıldı. Mehmet Ali Paşa tarafını tutan Fransa katılmadı. (1840)
Mehmet Ali Paşa bu toplantıda alınan kararları kabul etmeyince üzerine gönderilen kuvvete direnmedi ve kararları kabul etmek zorunda kaldı.
 
 
 
 
-Londra Mukavalanamesi (1840):
 
Mısır meselesi bu antlaşma ile çözüme kavuşturulmuş oldu.
-Mısır, Osmanlı devletine bağlı özerk eyalet olarak kalacak, Mehmet Ali Paşa soyu tarafından yönetilecek ve Osmanlı devletine vergi verecek.
-Suriye, Girit, Adana Osmanlı devletine iade edilecek.
 
-Londra Boğazlar Sözleşmesi (1841):
 
Hünkâr İskelesi antlaşmasının uygulanma süresinin dolması üzerine Rusya’nın olaya müdahalesini önlemek isteyen Avrupalı devletler Fransa’nın önerisiyle Londrada toplandılar.
-Konferansa İngiltere, Fransa, Avusturya, Prusya, ve Rusya katıldı ve Londra sözleşmesini imzaladılar.
 
Yapılan 1841 Londra Sözleşmesine Göre:
 
-Boğazların yönetimi Osmanlı devletinde olacak.
-Hiçbir devletin savaş gemisi geçemeyecek.
-Osmanlı devleti Savaş zamanlarında boğazlardan istediği devletin geçişine izin verecekti.
 
-Boğazlar uluslar arası bir sorun oldu.
-Boğazlar uluslararası bir statü kazandı.
-Osmanlı devletinin boğazlar üzerindeki hakimiyeti büyük devletlerin garantisi altına alındı.
-Boğazların ele alındığı ilk uluslar arası antlaşmadır.
-İngilizler için Hint deniz yolunun güvenliği sağlandı.
-Rusya Karadeniz’e hapsedilmiş oldu.
-Antlaşma Avrupalı devletlerin çıkarlarına uygun olduğu için uzun süre geçerliliğini korudu.
 
6-Macar ve Leh Mülteciler Sorunu (1849):
 
-1848 ihtilâlleri sırasında Avusturya 'ya karşı bağımsızlık savaşı veren Macarlar Osmanlı devletine sığındı. Bab-ı Âli'nin, Avusturya ve Rusya'nın baskı ve tehditlerine karşın sığınanları geri vermemesi Avrupa'da Osmanlı Devleti'nin saygınlığını yükseltti.
 
Avusturya, ülkesi içindeki Macarlara karşı dini baskı uygulamaya başlayınca Macarlar ve lehler de ayaklanmışlardı. Macarlar ve Lehler, Avusturya ve yardımına gelen Ruslara karşı çatışmalara girişmişlerdi. Osmanlı devleti Rus müdahalesine karşı Macarları gizlice destekliyordu. Ancak, Mağlup olan Macar, Leh ve İtalyan isyancılar Avusturya ve Rusya kuvvetleri önünden kaçarak 1849’da gruplar halinde Osmanlı topraklarına giriş yapmaya başladılar. Sayıları onbine yakın mültecinin peyderpey Osmanlı topraklarına iltica etmeleri ve Macar ihtilalinin ruhu demek olan Louis Kossuth’un ilticası Avrupa’da büyük yankılar uyandırdı. Rusya ve Avusturya mültecilerin iadesini istedi. Ama Osmanlı devleti bu iadeyi gelenek, şan ve şerefine uygun düşmediği için reddedince. Avrupa kamuoyunda kahraman durumuna geldi. Başlangıçta belli bir sayıdan sonra mülteci kabul etmemeye karar veren Osmanlı devletinin, himayesi altında bulunan Müslümanların her ne suretle olursa olsun iade edilmediği kaidesini bilen mültecilerin birçoğunun Müslüman olduklarını bildirmeleri üzerine durumu zorlaştı. Mültecilerden üst düzey subayların ve diğerlerinin hızla Müslüman olması Rusya ve Avusturya’yı harekete geçirdi. Mültecilerin baskıyla ve zorla müslümanlaştırıldığı yolunda bir propaganda yaptılar. Ancak bunun asılsız olduğu belli bir süre sonra ortaya çıktı.  
Avusturya ve Rusya, olayların Osmanlı Devleti lehine gelişmesi ve Avrupa’da âdeta kahraman ilan edilmesi üzerine kendilerine karşı oluşan tepkilerin de etkisiyle yavaş yavaş geri adım atmaya başlayarak iade isteklerinden vazgeçtklerini bildirdiler. Müslümanlığı kabul eden mülteci subay ve diğerleri Halep’e yerleştirildiler.
-Macar mülteciler sorunu sonucunda Osmanlı devleti Avrupa kamuoyunu kendi yanına çekmiş, Ruslarla yapılan Kırım Savaşında İngiltere ve Fransa gibi iki büyük devletin desteğini kazanmıştır.
 
7-Kırım Savaşı (1853-1856)
 
Sebepleri:
1-Rusya’nın Osmanlı devleti üzerindeki tarihi emelleri.
2-Panislavizm propagandası.
3-Rusların devamlı Osmanlı içişlerine karılması.
4-Prens Mençikof Sorunu
5-Rus Çarı I. Nikolanın kutsal yerler meselesini ortaya atması.
6-İngiliz Kışkırtmaları.
 
Ruslar, Osmanlı devletinin Tanzimat fermanı ile başlatmış olduğu yenileşme hareketlerini sürekli takip etmekteydi. Özellikle Osmanlı devletinin ordusunu modernleştirme çalışmaları üzerine Rusya harekete geçti.
 
19.yy.da İngiltere Hindistan’ın hazinelerine ve ticaretine hâkim olmak için Babür devletini yıkmaya karar vermişti. Ama Osmanlı Devletinin, buna engel olmasından çekiniyordu. Bunun için, Osmanlı Devletiyle Rusya arasında savaş çıkarmaya çalıştı. Bir yandan Osmanlı devletini Rusya’ya karşı diğer yandan da Rusyayı Osmanlı devletine karşı kışkırttı.
İngilizlerin asıl maksadını anlayamayan Ruslar, “hasta adam” dedikleri Osmanlı devletini, birlikte paylaşma isteklerini İngilizlere bildirdiler. Ama Osmanlı devletinden Balta Limanı ticaret sözleşmesi ile geniş imtiyazlar elde eden İngiltere, Osmanlı devletinin Macar mültecier konusundaki tutumunu da dikkate alarak bu teklifi hemen reddetti ve durumu Osmanlı devletine bildirdi.
Rusya, Ayrıca Osmanlı Devletine Prens Mençikof’u elçi olarak göndererek Kutsal yerler meselesini ortaya attı. Kudüs ve Filistin’in bazı yerleri Hıristiyanlarca kutsal sayılıyordu. Fransa’nın Kudüs’te daha önceleri Katolikler adına sağladığı imtiyazların Ortodokslara da verilmesini ve bunların koruyuculuk hakkının da kendisine verilmesini istedi Teklifler, İngilizlerce Ruslara karşı kışkırtılan Sadrazam Mustafa Reşid paşa tarafından reddedilince Rusya, Eflak ve Boğdan’ı işgal etti. Osmanlı devleti de 1853’te Rusya’ya savaş ilan etti.
 
Ömer Paşa komutasındaki Osmanlı ordusu Tuna cephesinde Rusları bozguna uğrattı.
Ruslar, ani bir baskınla da Sinop’ta bulunan Osmanlı donanmasını yaktılar. (1853)
Bunun üzerine İngiltere, Rusyaların, Kudüs’te Katoliklere karşı Ortodoksları isyana teşvik ettiğini ileri sürerek, Rusların Akdeniz’e inmesini istemeyen Fransa’yı ve onların desteğini almak isteyen Piyomento (İtalya)’yu da yanına alarak, 1854’te Osmanlı Devletinin yanında Rusya’ya karşı savaş ilan etti.
 
-Ruslar, karada ve denizde büyük yenilgiye uğradı. Kırım’a asker çıkaran müttefik kuvvetler en son Rusların Karadenizde en kuvvetli liman şehri Sivastapol’u kuşatarak topa tuttular ve ele geçirdiler. Buradaki liman ve tersaneler yaktılar.
 
-Tuna cephesinde Rusları bozguna uğratıp, bu taraftan gelebilecek tehlikeleri bertaraf eden Ömer Paşa, Kırım’a gelip, 1855’te Gözleve Meydan Muharebesinde, Rus ordusunu bozdu Bu yenilgileri hazmedemeyen Rus Prens Mençikof, kederinden öldü.
 
-Kafkas cephesinde Şeyh Şamil’in desteğini alan Osmanlı devleti burada pek başarılı olamadı. Kars’a kadar ilerleyen Ruslar Kars’ı işgal ettiler.
 
-Savaşa askerî olarak yardım eden İngiltere ve Fransa, bu yardımlarına karşılık Osmanlı Devletinden, Tanzimat fermanını teyit eden ve onu tamamlayan Islahat fermanının yayınlanmasını istediler.
 
 -Savaşın fiilen bitmesine rağmen barışa yanaşmayan Ruslar, Avusturya’nın verdiği kesin uyarı sonunda barış istediler. Osmanlı Devleti, Rusya, İngiltere, Fransa, İtalya, Avusturya-Macaristan ve Prusya’nın katıldığı 1856 Paris Antlaşması imzalandı.
Avusturya ve Prusya savaşa katılmadıkları halde antlaşmaya katılan devletler idi.
Yapılan 1856 Paris Antlaşmasına göre:
 
1-Osmanlı devleti Avrupa devleti sayılacak ve Avrupa devletleri hukukundan yararlanacak.
-Osmanlı devleti ilk kez Avrupa devleti sayıldı ve Avrupa hukuk kurallarından faydalanmaya başladı.
 
2-Osmanlı devletinin toprak bütünlüğü Avrupalı devletlerin garantisinde olacak.
-Bu durum Osmanlı egemenlik anlayışına aykırıdır. Osmanlı devletinin güçsüzlüğünü göstermektedir.
 
3-Karadeniz tarafsız hale getirilecek, Rusya ve Osmanlı devleti Karadenizde savaş gemisi ve tersane bulundurmayacak.
-Bu madde ile Osmanlı devleti de yenik sayılmıştır.
 
4-Boğazların yönetimi 1841 Londra Boğazlar sözleşmesine göre uygulanmaya devam edecek.
-Savaş gemilerine kapatılan boğazların güvenliği sağlandı. Boğazların kapatılması ile İngiltere ve Fransa’nın akdenizdeki güvenlikleri sağlandı.
 
5-İki taraf da savaşta ele geçirdikleri yerleri geri verecek.
 
6-Eflak ve Boğdan’a özerklik verilecek, bu durum Avrupa devletlerinin garantisinde olacak.
 
7-Osmanlı devleti yayınladığı Islahat Fermanını dikkate alacak, Ancak Avrupalı devletler bunun uygulanmasına karışmayacak.
-Bu madde ile Avrupalı devletlerin sürekli Osmanlı iç işlerine karışmasına neden oldu.
 
8-Tuna nehrinde ticaret gemileri serbestçe dolaşabilecek, ama bu ticaret bir komisyon tarafından yönetilecek
 
-Paris antlaşması, Osmanlı dağılma döneminin en karlı antlaşmasıdır.
-Kapitülasyonların kaldırılması ilk kez gündeme geldi.
-Rusların Osmanlı devleti üzerindeki emelleri geçici bir süre de olsa önlendi. Ruslar, Küçük Kaynarca ve Edirne antlaşmaları ile elde ettikleri imtiyazları kaybettiler.
 
-Bu savaşın maddî kaynaklarını karşılamakta güçlük çeken Osmanlı Devleti, İngiltere ve Fransa’dan ilk defa dış borç almıştır. (1854)
 
-Kırım Savaşında Osmanlı devleti, ilk kez Avrupalı devletlerin desteğini aldı.
-Osmanlı Devleti Kırım Savaşı’nda toprak kaybetmemiş olmasına rağmen siyasî alanda kayıplara uğramıştır.
 
-İngiltere bu savaş ile gizlediği maksadına ulaşmış, Hindistan’daki Babür devletini yıkmıştır.
 
Abdülaziz Dönemi (1861-1876)
 
Bu dönemde hiç savaş olmamıştır. Devletin en ağır borcu bu dönemde alınmıştır
Abdülaziz Avrupa’ya giden ilk Osmanlı padişahı ve Yavuz’dan sonra Mısır’ı ziyaret eden tek Osmanlı hükümdarıdır.
 
-Sırp, Bosna Hersek, Karadağ isyanları görüldü.
-Avrupa’dan borç para alınmaya devam edildi.
-Paralar köklü yatırımlara harcandı.
-Mısır valisi İsmail Paşa’nın gayretleri ve Fransa’nın çalışmaları ile 1869’da Süveyş Kanalı açıldı. Akdeniz ticareti yeniden önem kazandı.
-Almanya ve İtalya’nın siyasi birliğini tamamlaması üzerine bu durumu fırsat bilen Rusya, Paris Antlaşmasının Karadenizin tarafsızlığı ile ilgili hükmünü hiçe saydı.
-Donanma geliştirildi.
-Tanzimat ve Islahat Fermanlarına uyulmadı.
-Mecelle hazırlıklarını başlattı.
-Genç Osmanlıcılar (Jön Türkler) Osmanlı devletindeki bu kötü gidişatın nedenini siyasi hürriyetlerin olmaması ve keyfi yönetime bağlıyorlardı. Avrupa’ya aşırı şekilde borçlanılmıştı. Bosna Hersek ve Bulgaristan’da isyanlar çıkınca Genç Osmanlıcılar harekete geçtiler. Meşrutiyeti kabul etmeyen Abdülaziz’i tahttan indirerek yerine V. Murat’ı geçirdiler. V. Murat’ın rahatsızlanması üzerine Meşrutiyeti ilan edeceği sözü veren II. Abdülhamit padişah ilan edildi.
 
-Genç Osmanlıcılar tarafından tahttan indirien ilk hükümdar Abdülaziz’dir.
 
II. Abdülhamit Dönemi: (1876-1909)
 
1-Kanun-i Esasinin İlanı: (1876)
 
II. Abdülhamit verdiği söz gereği Mithat Paşa’yı sadrazam yaptı. Osmanlıcılık ve Batıcılık etkisinde bulunan Mithat Paşa başkanlığındaki Cemiyet-i Mahsusa adlı bir komisyonca İlk Türk anayasası olan Kanun-i Esasi’yi hazırlandı.(1876)
 
Kanun-i Esasi (Anayasa), Balkan konularını görüşmek üzere toplanan 1876 İstanbul (Tersane) Konferansı sırasında top sesleri ile ilan edildi.
 
2-I. Meşrutiyetin İlanı: (1876)
 
-Milliyetçilik akımı ve Rus kışkırtması nedeniyle Balkanlarda ortaya çıkan ayaklanmaların ancak Meşrutiyet yönetimi ile sona ereceğine inanan Jön Türklerin (Namık Kemal, Ziya Paşa, Mithat Paşa) Osmanlıcılık fikri etrafındaki faaliyetleri sonucunda I.Meşrutiyet II. Abdülhamit tarafından ilan edildi. (1876)
 
-Meşrutiyetin İlan Edilme Nedenleri:
 
*Avrupalı devletlerin içişlerimize karışmalarını önlemek.
*Rus Panislavizmine engel olmak.
*Balkanlardaki isyanları önlemek.
*Osmanlı devletini çöküntüden kurtarmak.
 
-İlk kez Osmanlı yönetiminde değişiklik oldu.
 
-Kabul edilen anayasa ile Meclis-i Ayan ve Meclis-i Mebusan adında 2 meclis oluşturuldu. Meclis-i Ayanın üyeleri Padişah tarafından atanacak; Meclis-i Mebusan’ın üyeleri ise Halk tarafından seçilecekti. Ancak Padişahın Meclisi dağıtma ve idari sürgün etme yetkisi bulunmaktaydı. Padişah ile Meclis ülkeyi birlikte yönetecekti.
 
Meşrutiyetin İlanının Sonuçları:
 
-İlk anayasa (Kanun-i Esasi) ilan edildi.
-Halk sınırlı da olsa yönetime ilk defa katıldı.
-Parlamenter sistemin ilk denemesidir.
-Bakanlar Padişaha sorumlu oldu.
Sadrazam hükümetin başı oldu.
 
3-İstbdat Dönemi: (1876-1908)
 
-1877-1878 Osmanlı Rus Savaşları, Meclisin çalışmalarını aksattı. Gayrimüslim milletvekilleri hükümete olan desteklerini çekip padişaha güvensizlik gösterdiler, birlik bozuldu.
Ayrıca Meclisteki ayrılıkçı gayrimüslim milletvekillerinin Osmanlı-Rus savaşında Rusyayı desteklemeleri üzerine                      II. Abdülhamit, anayasanın kendisine vermiş olduğu yetkiye dayanarak Meclisi feshetti. Kanun-i Esasiyi uygulamadan kaldırdı. Yönetimi kendi eline aldı.
 
-Çırağan Vakası (1878)
-Meclisin feshedilmesinden rahatsız olan İngiltere’nin kışkırtmasıyla harekete geçen II. Abdülhamid düşmanı Genç Osmanlıcılardan Ali Suavi ve yanındaki 150 kişi Çırağan Sarayını basarak V. Murad’ı tekrar padişah yapmak istediler. Ama V. Murad buna yanaşmamış, İsyanın bastırılmasına yetişen Yedisekiz Hasan Paşa, Ali Suavi ve yanında bulunanlardan 60 kişiyi öldürerek bu harekete engel olmuştur.
 
-Meclisin kapatılmasından sonra 1908’ e kadar sürecek olan İttihatçıların İstibdat Dönemi dediği dönem başlamış oldu.
 
4-İstanbul (Tersane) Konferansı (1876)
 
Osmanlı – Rus savaşlarına 1856 Paris Antlaşması ile engel olunmuştu. 1870 yılında Osmanlı Devletinin toprak bütünlüğüne en çok taraftar olan Fransa, siyasi birliğini tamamlayan Almanya ile yaptığı savaşta yenildi. Avrupa’da kuvvetler dengesi bozuldu. -Kırım savaşında uğradığı yenilginin acısını çıkarmak isteyen Rusya da bunu fırsat bilerek Paris Antlaşmasındaki Karadenizin tarafsızlığına ilişkin maddesine uymayacağını bildirdi.
Batılı devletler güç dengesi bozulduğu için buna ses çıkarmadılar.
Bundan sonra Rusya, Osmanlı devletine karşı Slav ırkından olan ulusların bir bayrak altında toplanmasını içeren Panislavizm idealini kullanmaya başladı. Balkan milletleri üzerinde Panislavizm fikirlerini yoğunlaştırması sonucu Bosna Hersek, Sırbistan ve Bulgaristan’da isyanlar çıktı. Osmanlı devleti Bulgar isyanını bastırınca olay Avrupa’da Bulgarların katledildiği biçiminde yansıtıldı.
Avrupalı devletler, yeni bir savaş çıkmasını istemedikleri için Osmanlı-Rus savaşlarına engel olmak ve Balkan sorunlarını görüşmek üzere İstanbul’da bir konferans toplanmasını kararlaştırdılar. (1876)
 
-Konferansa İngiltere öncülüğünde Fransa, Rusya, İtalya, Almanya, Avusturya ve Osmanlı Devleti katıldı.
 
-Konferansın toplandığı gün Osmanlı devleti, Avrupalı devletlerin içişlerimize karışmalarını önlemek için I. Meşrutiyeti ve Kanun-i Esasi’yi kabul ettiğini duyurmuş ama başarılı olunamamıştır.
 
-Konferansa katılan ülkeler, Osmanlı devletinden;
 
1-Sırbistan ve Karadağ’dan Osmanlı askerlerinin çekilmesini,
2-Bosna Hersek ve Bulgaristan’a özerklik verilmesini
 
İstemiş ancak; Osmanlı devlet adamları bunu reddetmiştir. Tersâne Konferansında sonuç alınamayınca Londra’da bir konferans daha toplandı. Bu konferansta daha hafif ıslâhât şartları içeren bir teklif verildi. Osmanlı Padişahı savaş istemiyordu. Ancak aşırı bir şekilde savaş isteklisi olan Sadrazam Mithat Paşa ve Harbiye Nazırı Vekili Müşir Redif Paşa bu teklifi de reddettiler. Daha sonra Rusya, Nikşik kazasının Karadağa verilmesine karşın savaşın önleyebileceğini bildirdi. Ancak bu teklif de Sadrâzam İbrahim Ethem Paşa tarafından reddedildi. Avrupa devletlerinin savaşa mâni olma teşebbüsleri başarısız kalınca Rusya, 1877’de Osmanlı devletine savaş ilan etti.
 
5-1877-1878 Osmanlı-Rus Savaşı: (93 Harbi)
 
Rumî takvime göre 1293 tarihine rastladığından, Doksanüç Harbi diye anılmıştır.
 
Sebepleri:
-Rusların Karadenizde donanma bulundurma ve sıcak denizlere inme isteği.
-Rus Panislavizm politikası.
-Rusyanın, Orta Asyadaki Osmanlı nüfuzun kırmak istemesi.
1870’de Kaşgar Hanı, Abdülaziz adına hutbe okutup para bastırarak, Osmanlı Devleti'nin himayesi altına girmiş, Rus tehlikesindeki öteki Türk Hanlıkları da, Osmanlı Devleti ile ilişkilerini sürdürüyorlardı. Bunların üzerlerinde Osmanlı devletinin büyük manevi nüfuzunun bulunduğu ve bunun sürdüğü biliniyordu.
-Osmanlı Devletinin Bulgar isyanını şiddetle bastırdığı iddiası
 
Ruslarca Kafkaslar'dan göçe zorlanan Çerkez ve Abhaz Müslümanları Balkanlara yerleştirilmişti. Bunlar oradaki Hıristiyanlara karşı büyük düşmanlık beslemişler ve Bulgar  isyanları bu Müslüman göçmenlerin yardımıyla bastırılmıştı. Ama isyanlarda ölen Bulgarlar için Avrupa'da büyük bir sempati oluştu. Avrupa basını Osmanlı Devleti'ne karşı çok olumsuz bir kamuoyu yarattı.
 
-Balkan milletlerinden alınan, vergilerin arttırılması.
Osmanlı devleti Avrupalılardan alıdığı dış borçların ödenebilmesi için Balkanlardaki vergiler yükseltmişti. Bu ağır vergiler Balkan halkları arasında hoşnutsuzluk oluşturmuştu.
 
-Berlin ve İstanbul konferansında Osmanlı devleti aleyhine kararlar alınması.
-Savaş yanlısı Osmanlı devlet adamlarının olması.
 
*İngiltere ve Fransa Rusların güçlenmesini istemediklerinden bu savaşta Osmanlı Devletini desteklediler.
 
-Rusya 1877’de Eflak ve Boğdan’a girerek Osmanlı devletine savaş ilan etti. Savaşa Rusya’nın yanında Sırbistan, Romanya ve Karadağlılar da katıldı. Sırbistan bağımsızlığını ilan etti.
 
-Rus orduları Balkanlardan ve Kafkasya üzerinden saldırıya geçti.
 
-Kafkasya cephesinde, Ordu komutanları Ermeniler olan Ruslar Dogubeyazıt ve Ardahan’ı işgal etti. Ancak Ahmet Muhtar Paşa kış şartlarını da kullanarak Rusları Erzurum önünde durdurdu.
 
      
 
Halyaz, Zivin ve Gedikler muhaberesinde başarılı olarak Rusları Kafkaslara kadar gerileten Ahmet Muhtar Paşa’ya da II. Abdülhamid Han tarafından Gâzi ünvanı verildi. Erzurum halkı ve Nene Hatun’un Aziziye tabyasındaki  yaptıkları büyük savunma sonunda kırıldı. Erzurum Rusların eline geçti.
 
-Balkanlarda ilerleyen Rus kuvvetleri Osman Nuri Paşa tarafından Plevne önlerinde durduruldu. Ruslar 3 defa püskürtülünce Rus Çarı’da Plevne’ye gelmek zorunda kaldı.
 
 
Plevne’de düşmanı 3 defa mağlup eden Osman Nuri Paşa’ya Sultan II. Abdülhamîd Han tarafından Gâzi ünvânı verildi. Yaklaşık 5 ay boyunca Plevne’yi savunan Gazi Osman Paşa yardım alamayınca, ani bir baskınla kuşatmayı yarmak isterken yaralandı ve teslim oldu. Plevnenin düşmesinden sonra Ruslar Osmanlılara karşı yoğun saldırıya geçtiler.
Son Osmanlı savunmasını Filibe önlerinde yapan Süleyman Paşa'nın yenilerek Rodop Dağlarına çekilmesinden sonra, Ruslar Edirne’yi ele geçirip Silivri’ye geçtikten sonra Ayestafanos (Yeşilköy)’a kadar geldiler.
Rus orduları Çatalca’ya kadar gelince II. Abdülhamit barış istedi.
Ağır koşullar içeren ve Rusya’nın gücünü arttıran Ayestafanos Antlaşması imzalandı (1878)
Bu anlaşmayla, yaklaşık 4 milyon Türk nüfusu, Bulgar ve Rus egemenliği altında kalıyordu
Yapılan 1878 Ayastefanos (Yeşilköy) Antlaşmasına Göre:
 
1-Büyük Bulgaristan Krallığı kurulacak.
2-Sırbistan, Romanya, Karadağ bağımsız olacak.
3-Bosna Hersek özerk olacak.
4-Kars, Ardahan, Batum, Doğu Beyazıt Ruslara verilecek.
5-Girit, Ermeni Bölgeleri, Arnavutluk ve Teselya’da ıslahat yapılacak.
6-Osmanlı devleti Rusya’ya savaş tazminatı ödeyecek.
 
 
II. Abdülhamid siyâsî dehasıyla bu antlaşmanın yürürlüğe girmesini önledi.
Ayastefanos Antlaşması, Türklerin büyük tepkisini görmüş, Türkler arasında ayaklanmalar çıkmıştır. Rusların ve Bulgarların Türk halka karşı uyguladıkları zulümden kaçanlar Türk Doğu Trakya'ya, İstanbul'a ve Rodop dağlarına göç etmişti. Baskı ve zulüm karşısında başlatılan bu ayaklanmalar, Avrupa devletlerce, kurulmak istenen Bulgaristan'ın büyük bir çoğunluk olan Türklere yaşama hakkı bile vermeyeceğini, Ayastefanos Antlaşmasının değiştirilmesi gerektiğini anlatmış, bu devletler tarafından Rusya'ya bu amaçla baskı yapılmaya başlanmıştı
Antlaşmanın “Büyük Bulgaristan Krallığı kurulacak” hükmüyle Avrupadaki dengenin Rusya lehine bozulduğunu gören ve Rusyanın balkanlarda güçlenmesini istemeyen Avusturya, İngiltere, Fransa ve Almanya bu antlaşmaya karşı çıktılar. Berlin'de uluslararası bir konferans toplanmasını istediler ve Alman Bismark başkanlığındaki toplanan kongrede Berlin Antlaşmasını imzaladılar. (1878)
 
Yapılan 1878 Berlin Antlaşmasına Göre:
 
1-Bulgar Krallığı 3’e ayrıldı.
   Bulgaristan Osmanlı devletine bağlı bir prenslik olacak.
   Makedonya, ıslahat yapılması koşuluyla Osmanlı devletinde
   kalacak.
   Doğu Rumeli Osmanlı devletine bağlı imyiyazlı il olacak ve
   buraya Hıristiyan vali atanacak
 
*Bu madde ile Rusya’nın büyümemesi ve sıcak denizlere inmemesi hedeflenmiştir.
  
2-Sırbistan, Romanya, Karadağ bağımsız oldu.
3-Bosna Hersek’in yönetimi geçici olarak Avusturya’ya bırakıldı..
4-Kars, Ardahan, Batum Ruslara; Doğu Beyazıt Osmanlılara verildi.
5-Girit, Ermeni Bölgelerinde ıslahat yapılacak, Teselya, Yunanistan’a verildi.
6-Osmanlı devleti Rusya’ya savaş tazminatı ödeyecek.
 
*Berlin antlaşması ile Ayastefanos antlaşması geçersiz hale geldi.
*Osmanlı devletinin dağılması hızlandı.
*Avrupalı devletlerin ortaya attığı Ermeni Sorunu ilk kez ortaya çıktı.
*Osmanlı-Alman yakınlaşması başladı.
 
6-Kıbrıs’ın İşgali (1878)
Berlin antlaşması, Osmanlı devletinden çok İngilter’nin orta doğudaki çıkarları üzerinde beliren Rus tehlikesini azalttı.
İngilizler, Rusların Akdenize inebileceğini ve Osmanlı devletine saldıracağını bahane ederek Kıbrıs’ı işgal ettiler.
-II. Dünya savaşından sonra adadan ayrıldılar.
 
7-Tunus’un İşgali (1881)
 
Fransa 1881’de daha önce işgal ettiği Cezayir’in korunması bahanesiyle Tunus’u işgal etti.
Almanlar bu işgale Fransa’ya Alsas Loren’in acısını unutturmak için ses çıkarmadılar.
 
8-Mısır’ın İşgali (1882)
 
1869’da Süveyş kanalının açılması ile Akdeniz ticareti canlanmış, Mısır’ın önemi artmıştı.
Mısır; İngiltere ile Fransa arasında çıkar çatışmalarına neden oldu. Mısır’da ayaklanma çıkınca İngiltere haklarını korumak bahanesiyle Mısır’ı işgal etti.
 
9-Ermeni İsyanları: (1887-1895)
 
Ermenilerin, Rus himayesine yönelmelerini engellemek amacıyla Berlin Kongresinde alınan ıslahat kararı II. Abdülhamit tarafından ertelenmiş, muhtemel Ermeni isyanlarına karşı bölgedeki Kürt halkı silahlandırılmıştı. Çok geçmeden Ermeniler birçok yerde ayaklandılar. Kamil Paşa hükümetince alınan sert tedbirler ve Ermeni faaliyetlerine karşı oluşturulan Hamidiye Alayları adındaki milis kuvvetlerce isyanlar bastırılmıştır.
-1895’te Ermeni isyanlarının bastırılması, Avrupa’da Ermeniler katlediliyor biçiminde lanse edildi. II. Abdülhamid’in aleyhinde haberler yazılmaya başlandı. Fransızlar Kızıl Sultan lakabını kullanmaya dahi vardılar.
 
10-Girit Sorunu: (1897)
 
Giritliler, 1829 Edirne antlaşması ile bağımsız olan Yunanistan’a bağlanmak istiyorlar ve sık sık isyan çıkarıyorlardı. Bu durum sık sık Avrupalı devletlerin Osmanlı iç işlerine karışmalarına neden oluyordu.
-1866’da Halepa Fermanı ile Girit’e Avrupa müdahalesinin önlenmesi için Hıristiyan vali atandı.
-1896’da Girit’te yine isyan çıktı. Yunanlılar Girit’e asker çıkardı.
Yunanistanın Alansonya’ya saldırması üzerine Osmanlı ordusu harekete geçti. Gazi Ethem Paşa komutasındaki Osmanlı ordusu Milona Meydan Savaşı ve Dömeke Savaşında Yunanlıları bozguna uğratarak Atina’ya girdi. Rus notası ve Batılı devletlerin araya girmesiyle İstanbul Barışı yapıldı.
-Yunanistan’ın Osmanlı devletine savaş tazminatı ödemesine karşılık Girit’e özerklik verildi. Ancak Yunanlılar savaş tazminatı ödemediler.
-1908 II. Meşrutiyet sırasında Yunanlılar Girit’i işgal etti. II. Balkan Savaşı sonunda imzalanan Atina Antlaşması ile Girit, Yunanlılara verildi.
 
11-II. Meşrutiyetin İlanı: (1908)
 
II. Abdülhamid, I.Meşrutiyet yönetimine son verdikten sonra ülkedeki bu gidişatın önüne geçmek için istibdat yönetimini başlattı. 
 
*İstibdat Yönetimi:
İttihatçiler tarafından II. Abdülhamid dönemine İstibdat dönemi denir.
II. Abdülhamid bu dönemde aldığı birçok önlemle Osmanlı devletinin ömrünü uzatmıştır. Bu dönemde:
 
-İslamcılık ve Ümmetçilik akımları vardır.
-Basına sansür uygulandı.
-Özgürlükler askıya alındı.
 
-Darbe, isyan ve düşmanlar hakkında bilgi toplanması için İlk defa geniş kapsamlı Hafiyye denilen istihbarat birimi (gizli polis örgütü ) kuruldu.
1880 ‘de Yıldız istihbarat Teşkilatı kuruldu.
İstihbarat birimi elemanlarına Hafiye dendi.
Halk arasında Jurnalci denen birçok kişiye maaş bağlanarak istihbarat ağı genişletildi. Jurnalcilik teşvik edildi. Devlete karşı zararlı her türlü hareket önceden öğrenilerek tedbirler alındı.
 
-Osmanlı devletindeki alacaklarını tahsil etmek isteyen Avrupalı devletler 1881’de Düyun-ı Umumiye İdaresini kurdular.
1854 Kırım Savaşı sırasında ilk kez dışarıdan borç almak zorunda kalınmıştı. Bunu 1855’de ikinci, 1858’de üçüncü 1860’da dördüncü borçlanmalar izlemişti. Osmanlı devletinin bazı gelir ve vergilerine el konuldu.
Düyunu-ı Umumiye idaresi Osmanlı devletinin egemenliğini zedeleyen bir kurumdur.
II. Abdülhamit dışarıdan borç para almamış, var olan borçların ödenmesi için çalışmıştır.
 
*II. Abdülhamid’in istibdat yönetimine karşı olan meşrutiyet yanlıları İttihat-i Osmanlı Cemiyeti adında bir cemiyet kurdular. Bu cemiyet Osmanlı Hürriyet Cemiyeti ile birleşerek İttihat ve Terakki Cemiyeti adını aldı. (1889) Makedonya’daki subaylar bu cemiyeti desteklediler. İttihat ve Terakki Cemiyeti mensupları Türkçülük (Turancılık) düşüncesinde idiler.
Bu dönemde Osmanlı-Alman yakınlaşması artınca İngiltere ve Fransa, Reval Görüşmelerinde;
Berlin Antlaşmasında ıslahat yapılması kararlaştırılan Makedonya’nın Osmanlı devletinden ayrılması konusunda anlaşmalarının ve Rusların kendi hallerine bırakılmalarının gündeme gelmesi üzerine İttihatçiler harekete geçtiler.
İttihat ve Terakki Cemiyeti, Avrupalı devletlerin Osmanlı iç işlerine karışmasını önlemek için II. Abdülhamid’den Meşrutiyetin yeniden ilan edilmesini istedi. Bunu sağlamak için de cemiyete bağlı subaylardan Enver Bey, Selanik’te; Niyazi Bey, Manastır’da kendilerine bağlı birliklerle ayaklandılar. Ayaklanmaların genişlemesinden çekinen II. Abdülhamit Meşrutiyeti yeniden ilan etmek zorunda kaldı. Anayasa yeniden yürürlüğe girdi. Meclis yeniden açıldı.(1908)
Devlet yönetiminde İttihat önderleri Enver Paşa, Talat Paşa ve Cemal Paşa etkili oldular.
 
II.Meşrutiyet İle:
 
1-Padişahın Meclisi kapatma yetkisi kaldırıldı.
2-Hükümet, padişah yerine Meclise karşı sorumlu oldu.
3-Fikir, toplantı, dernek kurma, gösteri yürüyüşü yapma özgürlükleri getirildi.
 
-II. Meşrutiyet 2. Parlamenter rejim denemesidir.
-II. Meşrutiyet ile ilk kez çok partili hayata geçildi. Partiler: İttihat ve Terakki Partisi ve Ahrar Partisi idi.
-II. Meşrutiyet ile ekonomik yaşamda liberalleşmeye gidilmiştir. Bunda Cavit Bey, Prens Sabahattin etkili olmuştur.
 
31 Mart Olayı (1909)
 
Meşrutiyet yönetimine ve İttihatçılara karşı olanlar kurucusu Derviş Vahdeti olmak üzere İttihad-ı Muhammediye Cemiyeti adında bir dernek kurmuşlardı. Volkan gazetesinde Derviş Vahdeti, Serbesti gazetesinde Hasan Fehmi, ittihatçılar aleyhine yazılar yazarak halkı kışkırttılar.13 Nisan 1909’da (Rumi takvime göre 31 Mart ) İstanbul’da bir ayaklanma çıkardılar. Taksim Kışlası'ndaki Avcı Taburu'na bağlı askerler subaylarına karşı ayaklanarak din adamlarının peşinde Meclis-i Mebusan'ın önünde toplandılar ve ülkenin şeriata göre yönetilmesini istediler. Hükümet üyeleri istifa ettiler, İttihatçiler saklandılar. Bir kısım mebus ve gazeteciler öldürüldü.
II. Abdülhamid Panislamizm’i savunarak Halifeliği siyasi bir güç olarak kullanan bir padişah idi.
II. Abdülhamit Meşrutiyeti kaldırmak için bu isyandan yararlanmak istedi (!)
 
Selanik’ten gelen Hareket (Yıldırım) Ordusu isyanı bastırdı. Bu ordunun komutanı Mahmut Şevket Paşa, Kurmay Başkanı Mustafa Kemal idi.
31 Mart olayı ile ilgisi olduğu gerekçesi ile Meclis kararıyla II. Abdülhamid tahttan indirildi. Yerine V. Mehmet Reşad getirildi.
-Meclis kararıyla tahttan indi,rilen ilk padişah II. Abdülhamid’dir.
-31 Mart Olayı rejim değişikliği için yapılan ilk isyandır.
-31 Mart Olayı, Cumhuriyet dönemindeki Şeyh Said ve Menemen Olayına benzer.
 
 
19.YY. ISLAHATLARI:
 
19.yüzyıla Islahat yüzyılı da denir.
 
*II. Mahmud Dönemi Islahatları (1808-1839):
 
II. Mahmud adalet işlerine gereken önemi verdi, yeni kanun ve tüzükler hazırlattı ve bu sebeple kendisine Adli sanı verildi.
“Tebamdan; müslümanları camide, hristiyanları kilisede, Musevileri havrada görmek isterim.” Sözü bu padişaha aittir.
-Herkese din ve mezhep özgürlüğü sağlandı.
-Bu dönemde yapılan ıslahatlar yalnız askeri alanda değil yönetim, sosyal, kültürel, ekonomi hatta hukuk alanında da olmuştur. Avrupa’nın üstünlüğü kabul edilmiş, batılılaşmaya önem verilmiştir.
II. Mahmud’un gerçekleştirdiği yenilikler 17 ve 18.yy.da yapılan yeniliklere göre daha kapsamlı ve kalıcıdır. II. Mahmud yaptığı ıslahatlarda başarılı olmuş bir padişahtır.
-II. Mahmud devrinde askeri, yönetim ve eğitim alanlarında ıslahatlar yapıldı.
 
-Ayanlarla Sened-i İttifak imzalandı. (1808)
Ayan: Bir bölgenin ileri geleni demekti. Merkezi otoritenin bozulmasıyla güçlenen ayanlar derebeylik haline gelmişlerdi. Sadrazam Alemdar Mustafa Paşa’nın gayretleri ile ayanlar İstanbul’da toplanmış ve Sened-i İttifak’ı imzalamışlardır. Böylece:
*Padişah ayanları tanımış oldu.
*Ayanlar devlet otoritesini tanıyacak, ıslahatlara karşı çıkmayacak, bulunduğu yerlerde devlet adına vergi ve asker toplayacaklardı.
*Ayanlar kendi bölgelerindeki halka adaletli davranacaklardı.
*İstanbul’da isyan çıkarsa İstanbul’a gelip isyanı bastıracaklardı.
 
Sened-i İttifak, Padişahın yetkilerini sınırlayan ilk belgedir Padişah kendi otoritesi dışında bir güç olarak ayanları kabul etmiştir.
-Devletin zayıfladığını gösteren bir işarettir.
-Bu belge ile ayanlar Padişahın emirlerini dinleyeceklerine dair söz verdiler.
Sened-i İttifak İngilizlerin 1215 Magna Carta’ya benzer.
 
-Alemdar Mustafa Paşa’nın gayretleri üzerine Sekban’ı Cedit adında yeni bir ordu kuruldu.
 
-Alemdar Vakası:
II. Mahmud Esame adı verilen yeniçeri ulufe cüzdanlarını, bedellerini ödeyerek satın alıp, imha ettirdi. Alınıp satılabilen bu cüzdanlar sayesinde, askerlikle münasebeti olmayanlar, asker maaşı alabiliyorlardı. Bunları takip eden yeniçeriler, Sekban-ı Cedit ordusunun da giderek güçlenmesinden korktular. Ayaklandılar ve Alemdar Mustafa Paşa’nın konağını bastılar. İsyanın bastırılmasına yardım gecikip, yeniçerilerin konağa girmeye başlayınca Alemdar Mustafa Paşa bir barut fıçısını patlattı. Ancak kendisi de öldü. İsyancıların isteği üzerine Sekban-ı Cedit ordusu kaldırıldı. (1808)
 
-Sekban-ı Cedit kaldırılınca yerine Avrupai tarzda eğitim yapacak olan Eşkinci Ocağı kuruldu. (1825) Yeniçerilerin isyan edecekleri bilindiği için bu ocağa yeniçerilerin de gönüllü olarak girebilecekleri bildirilmiştir.
 
-Yeniçeri Ocağı kaldırıldı. (Haziran 1826)
Sürekli ayaklanan yeniçeriler istemedikleri padişahları ve devlet adamlarını indiriyor, hatta öldürüyorlardı. Halkın malına ve canına kasteden yeniçerilerden halk da nefret ediyordu.
II. Mahmud tahta çıktığı günden beri yeniçeri ocağını ortadan kaldırmak, yerine modern bir ordu teskilatı kurmak için uygun ortam bekliyor ve engel çıkarması muhtemel kişileri denetim altında tutarak gizlice hazırlanıyordu. Yeniçerilerin, Yunan isyanı sırasında iyice bozulduğunun farkına varmıştı.
Eşkinci Ocağında verilecek Avrupai tarzdaki eğitime katılmak istemeyen yeniçeriler eğitim yapmamak için, kazanlarını et meydanı’na çıkarmış "biz bu talimi istemezük diyerek ayaklanmışlardı. Ancak; II. Mahmud ve devletin ileri gelenleri bunu tahmin ettiklerinden hazırlıklı idiler. II. Mahmud topçu, humbaracı, lağımcı ve tersane ocaklarının desteğini sağlamıştı. Şeyhülislâmın fetvâsı ile sancak-ı şerîf çıkarılarak, dînine ve pâdişâhına bağlı olanların onun altına gelmesi ve mücâdeleye girişmesi istendi. Devlete bağlı askerlerle halk birleşerek yeniçeri kışla ve tekkelerini topa tuttular.
Yeniçerilerin ileri gelenleri Sultan Ahmet’teki çınar ağaçlarına asılarak idam edildi. Elebaşları boğduruldu 6.000 yeniçeri öldürüldü, 20.000 i’de sürgüne gönderildi. Yeniçerilerin mensup oldukları Bektaşi dergâhları kapatıldı. Karşı koyanlar yok edildi.
Yençeri mezarları tahrip edildi. Mehter yasaklandı. Bu olaya hayırlı olay anlamına gelen Vaka-ı Hayriye denir.
 
Bu olay yenileşme hareketlerinde bir dönüm noktası sayılır. Çünkü yeniliklere karşı çıkan bir askeri sınıf ortadan kaldırılmıştır.
Yeniçeri ocağının kaldırılması ile padişahlar yönetime yeniden egemen oldular.
Ocağın kaldırılmasının olumsuz yanları da oldu. Osmanlı Devleti girdiği savaşların çoğunda başarısız oldu. Ruslara yenilerek, Yunanistan’ın bağımsızlığını kazandığı Edirne antlaşması imzalandı. Fransızlar Cezayir’i işgal ettiler. Osmanlı devleti kendi valisi olan Mısır valisi Mehmet Ali Paşa karşısında yenilgiye uğradı.
 
-Yeniçeri ordusunun yerine Asakir-i Mansure-i Muhammediye adında yeni bir ordu kuruldu. (1826) Başkomutanlığını yürütmek için Seraskerlik makamı oluşturuldu.
-Eyaletlerde Redif Birlikleri (Karakollar), Rumeli’de Müşirlikler kuruldu.
-Harp Okulu olan Mekteb-i Ulum-ı Harbiye’yi kurdu.
-Orduyu eğitmek için Prusya’dan subaylar getirtildi.
 
-II. Mahmud döneminde tam bir merkeziyetçiliğe gidilmiştir.
-Divan teşkilatı kaldırıldı, İçişleri ve Dışişleri diye 2 tane Nazırlık denen bakanlıklar kuruldu.
 Sadrazamlık: Başvekâlet
 Sadaret Kethüdalığı: Dâhiliye (İçişleri) Nazırlığı
 Reissül Küttaplık: Hariciye (Dışişleri) Nazırlığı
 Hükümet: Meclis-i Hass-ı Vükela adını aldı.
 Bab-ı Ali devlet işlerinin görüşüldüğü merkez bina oldu.
-Taşra Teşkilatı eyalet, liva ve kazalar olarak düzenlendi. İller merkeze bağlandı ve illere valiler atandı.
-Ayanların gücünün kırılması için Köy ve mahallelerde ilk kez Muhtarlıklar oluşturuldu.
-Sadrazamın gücü zayıflatılarak, padişahın otoritesi güçlendirildi.

-Tımar sistemi kaldırıldı, Maaş sistemi getirildi.
-İltizam usulü yaygınlaştırıldı.
-Müsadere (Zoralım) üsulu kaldırıldı. Özel mülkiyete devlet garantisi getirildi.

-Enderun kaldırıldı. Yerine Devlet memuru yetiştirmek için Mekteb-i Maarif-i Adliye Okulu açıldı.
-Tımar ve Zeamet kaldırılarak Devlet memurları maaşa bağlandı.
-Memurlar için rütbe ve nişan sistemi kabul edilerek memurların özlük işleri kurallara bağlandı.
-Kılık Kıyafette ilk kez değişikliğe gidildi. Memurlara Fas’tan getirilen Fes ve pantolon giyme zorunluluğu getirildi.
-Devlet dairelerine II. Mahmud’un resimlerinin asılmasına başlandı.
 
-Askeri işleri düzenlemek amacı ile askeri şura oluşturuldu.
-Hükümet dışında devlet işlerinin düşünülüp, planlanması amacıyla yeni meclislerin kuruldu.
-Devlet Şurası oluşturuldu. Sivil ve askeri yönetimler birbirinden ayrıldı.
-Islahatları düzenlemek için meclisler oluşturuldu. 1837’de Adliye işleriyle ilgili ıslahatların yerleşmesini amaçlayan Meclis-i Valay-ı Ahkâm-ı Adliye açıldı. Devlete ıslahat hareketlerinde yardımcı olmak, yeni teklifler getirmek, memurların terfii ve yargılanmalarıyla ilgilenmek üzere Darüş Şüray-ı Bab-ı Âli kuruldu.
 
-İlk kez nüfus sayımı yapıldı. Sayım askeri amaçlı olduğu için sadece erkekler sayıldı. Sayım Arabistan ve Mısır’da uygulanmadı. Bu sayımda mülklerde kayda geçirildi.
-İlk Posta teşkilatı kuruldu. (Üsküdar-İzmit arası)
-Polis teşkilatının temelleri atıldı.
-Yurt dışına çıkışta pasaport uygulaması başlatıldı.
-1831’de Takvim-i Vakayi denen ilk resmi Türk gazetesi yayınlandı.
-Avrupa’ya ilk kez öğrenci gönderildi. Avrupa’yı yakından tanımak amacı ile gönerilen bu askeri öğrenciler sonra Genç Osmanlıcılar adını almışlardır. (1827)
-İlk defa karantina servisi oluştuldu. (Veba-Kolera salgını)
-Bab-ı Ali içinde bir Tercüme odası oluşturuldu. (1833)
-Medreselerin yanı sıra pek çok Avrupa tarzı okul açıldı.
-İlk ve orta dereceli okullar açıldı. (Rüşdiye ve Mekteb-i Ulum-ı Ebediyye denen ortaöğretim okulları.)
-İstanbul’da İlköğretim zorunlu hale getirildi. (Pek başarı sağlanamadı)
-Türkiye'nin ilk tıp okulu olan Mekteb-i Tıbbiye-i Şahane kuruldu.
-Mızıka-ı Hümayun (Bando) oluşturuldu. Avrupa tarzı müzikler serbest bırakıldı.
-Yurdu tanımak isteyen II. Mahmud yurt gezilerine çıkmıştır.
 
-Osmanlı tüccarlarının Avrupa mallarıyla rekabet edebilmesini sağlamak amacı ile gümrük kolaylıkları getirildi
-Memur ve asker kıyafetlerinin yerli kumaşlardan yapılması kararlaştırıldı.
-Çuha fabrikası kuruldu.
 
Mustafa Kemal’in daha sonra yapacağı yeniliklerin temeli II. Mahmut döneminde yapılan yeniliklerdir.
 
*Tanzimat Dönemi Islahatları: (1839-1876)
Tanzimat dönemi 1839 Tanzimat Fermanı ile başlar 1876 I.Meşrutiyete kadar sürer.
Tanzimat döneminde Yönetim, Hukuk ve Eğitim alanlarında yenilikler yapıldı.
 
-Abdülmecit Dönemi Islahatları: (1839-1861)
-Tanzimat Fermanı ilan edildi.
Abdülmecit, çeşitli toplulukları eşitlik ilkesi içinde ve Osmanlılık düşüncesi çevresinde birleştirmeye çalıştı, ama özellikle gayri müslimlerde uyanan ve batılı devletlerce desteklenen milliyetçilik duyguları bunu engelledi.

Tanzimat Fermanı (1839):
 
Avrupalı devletlerin Osmanlı devletinin iç işlerine karışmalarını önlemek, Mısır meselesinde onların desteğini sağlamak ve bu meselenin büyümesini önlemek amacıyla Dışişleri nazırı Mustafa Reşid Paşa, esasları II. Mahmud zamanında tespit edilen bir ıslahat programı hazırladı ve Abdülmecit’i Tanzimat fermanının ilanına razı etti.
Tanzimat fermanı 1839’da Topkapı sarayının Gülhane Parkı’nda ilan edildi.
Tanzimat fermanına tarihimizde Tanzimat-ı Hayriye veya Gülhane Hatt-ı Humayunu da denir.
Fermanın okunmasından sonra padişah fermana ve ona dayanarak yapılacak kanunlara saygılı olacağına dair yemin etti. Böylece padişah kendi yetkilerinin üzerinde hukukun üstünlüğünü bir kanun gücünü tanımış oluyor idi.  Osmanlı tarihinde bu döneme Tanzimat Dönemi dendi. Padişahın tek yanlı bir bildirimidir.
-Tanzimat Fermanı ile yapılacak ıslahatların önü açıldı.
 
Bu dönemde kanunların dayandırılacağı hükümler şunlardı:
 
-Tüm halkın, din farkı gözetilmeksizin can, mal ve namus güvenliğinin sağlanacak.
-Mahkemelerde yargılama açık olacak, hiç kimse yargılanmadan cezalandırılmayacak.
-Herkes yasaların önünde eşit olacak.
-Hiç kimse haksız yere idam edilmeyecek.
-Herkesten gelirine göre vergi alınacak.
-Askerlik bir vatan görevi haline getirilecek.
-Mülkiyet ve miras hakkı verilecek.
-Yolsuzluk, rüşvet ve iltimasa karşı önlemler alınacak.
-Angarya kaldırılacak, iltizam yasaklanacak.
 
*Tanzimat Fermanının en önemli özelliği padişah yetkilerinin sınırlandırılmasıdır.
*Kanun gücü her şeyin üstünde görülmüş, hukukun üstünlüğü kabul edilmiştir. Hukuk devletinin ilk adımıdır.
*Tanzimat fermanı Osmanlı devletinde anayasal düzenin ve demokrasinin ilk adımıdır.
*Tamanlamda batılılaşma bu fermanla başladı.
-Askerlik görevi ocak hizmeti olmaktan çıkarılarak vatan görevi
Şekline dönüşmüştür.
-Osmanlıcılık fikrinin doğmasına zemin hazırlamıştır.
*Tanzimat fermanı batılı devletlerin özellikle İngiltere’nin etkisiyle hazırlandı. Halkın sözleşme ve rolü yoktur.
*Bu ıslahatların diğerlerinden farkı Avrupalı devletlerin çıkarlarına göre yapılması ve her alanda olmasıdır.
*Tanzimat fermanından sonra Avrupalı devletler Osmanlı devletini destekledi. Mısır meselesi çözüldü ve Londra Bogazlar Sözleşmesi imzalandı.
*Avrupalı devletler azınlık haklarını bahane ederek Osmanlı iç işlerine daha çok karışmaya başladılar.
*Tanzimat dönemindeki çalışmalar II. Mahmud döneminde imzalanan Balta Limanı Ticaret Sözleşmesi (1838) nedeniyle ekonomik yönden başarısızlıkla sonuçlandı. Ülke açık Pazar haline geldi. Kurulma aşamasındaki yerli sanayi çöktü.
*Tanzimatın öngördüğü ilkeleri uygulamak için Meclis-i Âli-i Tanzimat kuruldu (1853). Her eyaletten, yörelerinin gereksinmelerini bildirmek üzere 2’şer temsilci İstanbul'da toplantıya çağrıldı.
 
-Askerlik yasası çıkarılarak kura yöntemi benimsendi, (1843) askerlik süresi 4-5 yıl ile sınırlandı
-İlk Belediye örgütü İstanbul’da kuruldu. (1854)
 
Islahat Fermanı (1856):
 
Tanzimat Fermanının tamamlayıcısı ve pekiştiricisidir. Osmanlı devletine Kırım Savaşında yardım eden İngiltere ve Fransa’nın isteği üzerine hazırlanıp Paris antlaşmasına eklenmiştir.
-Islahat Fermanı'nın uygulanmasıyla bütün toplu­lukları din, dil, ırk farkı gözetmeksizin kaynaştırmak ve yeni bir Osmanlı toplumunun meydana getiril­mesi amaçlanmıştır.
-Bu ferman Tanzimat fermanına benzer. Yayınlanma amacı. Avrupalı devletlerin desteğini sağlamak, Rusya ve Avrupalı devletlerin içişlerimize karışmalarını engellemek, devletimiz üzerindeki baskılarını azaltmak, Paris Konferansında olumlu sonuçlar almak kısacası Kırım savaşında bize yardım eden İngiltere ve Fransa’ya ödediğimiz bir faturadır.
-Gayrimüslim azınlığa aşırı derecede imtiyaz verildi.
-Tanzimat fermanının getirdiği haklar genişletildi.
*Fermana Göre:
-Hıristiyanlığı küçük düşüren deyim ve ifadeler (Gavur) kullanılmayacak.
-Gayrimüslim azınlığa din ve mezhep özgürlüğü sağlanacak.
-Vergiler herkesin gelirine göre eşitlik içinde alınacak.
-Hıristiyanlar devlet memuru ve asker olabilecekler.
-Hıristiyanlar askeri okul dâhil her çeşit okula girebilecekler.
-Hıristiyanlar il meclislerine üye olabilecekler.
-Azınlıklar, okul, kilise ve hastane yapabilecekler.
-Mahkemeler herkese açık olacak, herkes kendi dinine göre yemin edebilecek.
-Mahkemeler ıslah edilecek, Kanunlar yabancı dillere çevrilecek, Karma mahkemeler kurulacak.
-Dayak, işkence, amgarya gibi uygılamalar kaldırılacak.
-Cizye ve iltizam usulü kaldırılacak.
-Yabancı uyruklular mal , mül ve toprak sahibi olabilecekler, ticari kuruluşlar açabilecekler.
-Azınlıklar banka ve şirket kurabilecekler.
-Hıristiyanların şahitliği kabul edilecek.
 
-Tanzimat fermanı tüm Osmanlı halkını kapsadığı halde Islahat fermanı sadece gayrimüslimleri kapsamıştır. Tanzimat fermanında dış etki yoktur, Islahat fermanı İngiltere ve Fransa’nın isteğiyle hazırlanmıştır.
*Avrupa hukuk kurallarına göre işleyen ilk mahkemeler (Nizamiye mahkemeleri) kuruldu.
*Hıristiyanlara geniş haklar tanınmasına rağmen azınlık haklarını bahane eden Avrupalı devletler Osmanlı içişlerine karışmaya devam ettiler.
Gayri müslimlere verilen geniş ayrıcalıklar, müslümanların tepkisine yol açtığı gibi, gayrimüslimler de askere alınma kararına karşı çıktılar.
 
-1856 da askerlik teşkilâtı 7 ordu esası üzerine kuruldu ve Hristiyanlar da askere alınmaya başlandı.
 
-1840'ta Kâime-i Mutebere adıyla ilk kâğıt para çıkarıldı
-Mâliye, Fransa'daki örgütlenme temel alınarak düzenlendi. Maliye Bakanlığı kuruldu.
-Aşar Vergisinin saptanması il meclislerine, toplanması da Muhassıl adı verilen vergi memurlarına bırakıldı.
-İltizam yöntemi kaldırıldı. Aşar, her yerde eşit olarak alınmaya başladı.
-Cizyelerin ayarlanması ve toplanmasında patrikhanelerin aracılığı kabul edildi.
-Ticaret meclisleri kuruldu. Fransız ceza kanunu çevrilerek uygulamaya konuldu.
-İlk Osmanlı Bankası olan Bank-ı Dersaadet kurulmuştur.
1847’de Bank-ı Osmanî ve Ziraat bankasının temeli olan Memleket Sandıkları kuruldu.
 
-Merkezi yönetimi güçlendirmek için valilerin yetkileri azaltıldı. Vilayet ve kazalarda İl Genel Meclisi kurularak, halkın yerel yönetimlere katılması sağlanmıştır
-İlk idâdiler açıldı.
-1846 da İlk Osmanlı üniversitesi olan Darülfünun binasının temeli atıldı
-1848'de ilk erkek öğretmen yetiştirme okul Darül Muallimin açıldı.
 1850'de Darülmaarif adı verilen bir lise açıldı.
-1851'de ilk bilim ve kültür akademisi sayılan Encümen-i Daniş açıldı.
-1854’te askeri liseler açıldı.               
-1857’de Maarif-i Umumiye Nezareti kurularak, Milli eğitimin temelleri atıldı. Medreseler dışındaki bütün eğitim kurumları bu bakanlığa bağlandı. Avrupa'ya öğrenci gönderildi
- 1859 Mülkiye Mahreç Mektebi, 1860 Telgraf Mektebi gibi bazı meslek okulları açıldı.
 
-İstanbul-Edirne arasında ilk telgraf hatları kuruldu.
-İlk demiryolu hatları yapıldı. (İzmir-Aydın, İstanbul - İzmit)
-İlk deniz yolu işletmesi (Şirket-i Hayriye) kuruldu.
 
-Tercüman-ı Ahval, Tasvir-i Efkâr, Ceride-i Havadis gibi ilk özel gazeteler çıkarılmaya başlandı.
-Düstur dergisi (Devlet mevzuatının bir araya getirilerek bastırılması ) ilk defa 1851 yılında gerçekleştirilmiştir.
 
-1857’de Yeni toprak kanunu (Arazi kanunnamesi) yayınlandı
-1858’de Eyaletler nizamnamesi ile idari birimler arasına karyelerde girdi.
-Avrupalı devletlerin Osmanlı devletinin içişlerine karışmasından hoşlanmayanlar, padişahı ve hükümet erkânını öldürüp Abdülazizi tahta çıkarmak için örgütlendiler. Kuleli Vakası olarak bilinen bu örgütlenme, bir ihbar üzerine dağıtıldı, önderleri cezalandırıldı. (1859)
-Abdülmecit kravatı ilk kullanan padişah idi.
 
-Abdülaziz Dönemi Islahatları: (1861-1876)
 
-1861’de Eğitim nizamnamesi çıkarılarak askeri ve sivil okullar açıldı.
-İlk yabancı okulu Fransa sonra ABD, 1863’te Robert Kolejini açtı.
-Devlet kanunlarının yayınlandığı Düstûr Dergisi çıkarılmaya başlanmıştır. (1863)
 
-1864’te Vilayet nizamnamesi çıkarılarak eyaletler kaldırıldı. Ülke; Vilayet, Liva (Sancak), Kaza ve köy şeklinde örgütlendirildi. Vilayetleri Vali, Livaları Mutasarrıf, Kazaları Kayyum-ı Makam, nahiyeleri Müdürlerin yönetmesi kararlaştırıldı.
Vidin, Niş, Ruscuk eyaletleri birleştirilerek Tuna adında bir vilayet oluşturuldu. İlk valisi Mithat Paşa oldu. (1864)
-İlk Özel idare Tuna vilayeti nizamnamesi ile kuruldu.
 
-1866’da sivil tıp okulu olan Mekteb-i Mülkiye-i Tıbbi­ye açıldı.
-1867’de Eczacılık Okulu açıldı.
-1867’de Bahriye Nezareti kuruldu. Büyük ve modern bir donanma oluşturuldu. Deniz Ticaret Kanunu çı­karıldı.
-1868’de Danıştay’ın temeli olan Şuray-ı Devlet ile Yargıtay’ın temeli olan Divan-ı Ahkam-ı Adliye açıldı.
-1869'da Maarif-i Umumiye Ni­zamnamesi çıkarıldı. Öğretim kademeleri sıbyan, rüştiye, idadi, sultani ve darülfünun olarak planlandı.
-1870’de Kaptan ve Çarkçı Okulu açıldı.
-1873’te Yetim Müslüman çocuklar için Darüşşafaka açıldı.
-1875’te askeri ortaokul açıldı.
-Ferman-ı Adalet yayınlandı. (1875) Ancak uygulanamadı.
 
*Fermanı Adalet:
Genç Osmanlıcıların baskısı üzerine öteki fermanlara bağlılığı bildiren, tek taraflı olarak Padişah Abdülaziz’in bir beyanıdır.
Yargı bağımsızlığı ile gayrimüslimlere tanınan bedelli askerlik uygulamasından yararlanma hakkı Müslümanlara da tanındı.
 
-1875’te Muharrem Kararnamesi ile borçlarını ödeyeemz duruma gelen Osmanlı devleti Moratoryum ilan etti.
 
-1876’da Darülmuallimat (Kız Öğretmen Okulu) açıldı.
-Mecelle adı verilen bir medeni kanun hazırlıkları başladı. Mecelle II. Abdülhamit döneminde yürürlüğe girmiştir.
 
 
 -II. Abdülhamid Dönemi Islahatları: (1876-1909)
 
-Memleket Sandıkları Ziraat Bankasına çevrildi.
-Şişli Etfal Hastanesi açıldı. (1899)
-Berlin-Bağdat demiryolu hattı ihale edildi.
-İsatnbul’da Darüaceze açıldı (1906)
-Sirkeci ve Haydarpaşa garları yapıldı.
-Mülkiye (Siyasal Bilgiler) açıldı.
-Memurlar için sicil uygulaması başladı.
-İlk kız okulları açıldı.
-Hukuk fakültesi açıldı.
-Muhasebat Divanı (Sayıştay) kuruldu.
-Güzel Sanatlar Fakültesi açıldı.
-Kudüs, Ankara, Selanik-Manastır, Şam Eskişehir-Kütahya, Afyon-Konya, İstanbul-Selanik, Şam-Halep, Beyrut, Hicaz
demiryolları hizmete girdi
-Bütün yurtta Telsiz İstasyonları kuruldu

 



Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol